28 Temmuz 2012 Cumartesi

Elimi tuttun birden durdu zaman

Bilmiyorum ne yazacağımı. Tek bildiğim sıcak. O kadar çok sıcak ki, tenim hiç kurumuyor. Neyse ki gözlerim kuru. Bu cümle de bitti. Şimdi nasıl kuracağım yeni bir cümle daha. Hep içinde sen olan cümleler kurdum yokluğunda, şimdi varlığında sadece şarkı söylemek istiyor içim.  En iyisi bir hikaye anlatayım. Bir kadın olsun içinde , saçları sarı. Bir de esmer erkek. Pencereleri birbirine baksın. O pencerelerde buluşsun gözleri.

Pencereye yaklaştırmıştım çalışma masamı. Başımı sağa çevirdiğim anda hemen seni görebileyim diye. Zaten sende görünmek için elinden ne gelirse yapardın. Bakışırdık o pencerelerden birbirimize.Senin bana bakman  demek benim kalbimin yerinden çıkması demekti. Baka baka alıştık birbirimize. Sonra bakmak yetmez oldu, söyleşmek de gerek dedik. Karşılaştıkça konuştuk. Sonra sen bana teklif ettin. Etmiş miydin ? Belkide etmedin. Okul çıkışları beni almaya gelirdin. Eve beraber dönerdik, konuşa, gülüşe. Ben pek korkardım yakalanmaktan. Konuş, gülüş o da bitti. Karlı bir kış gecesi, toplu halde bir yere gidiyorduk. Gecekonduların arasında patika bir yoldan geçmemiz gerekti. Kar diz boyu. Herkes tek sıra oldu. Biz çift sıra. Düşmeyim diye elimi tuttun. İlk kez biri elimi tutuyordu. Düşsem ne gam. Ben hayattan ayrıldım zaten o anda. Uzun bir hikaye oldu. Yaklaşık dört yıl sürdü. Bakışlar konuşmalar anlamını yitirince bitti. Sonra sen evlendin. Ben başkasını sevdim. Yine görüyoruz birbirimizi. Karşılaşıyoruz sık sık orda burda. Yine bakıyor gözler "merhaba" derken.  Ne tuhaf, şimdi bana bakman hiç bir şey ifade etmiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder