21 Haziran 2014 Cumartesi

Depresif sözler

Huzuru kaçar mı insanın ? Kaçar.  Hem de arkasına bile bakmadan kaçar. Sormaz bile, ben yokken sen ne yapacaksın diye. Gözünü açarsın, güne günaydın dersin ama bir başkadır o gün, leziz değildir. Kafanı tekrar yastığa koymak istersin,  bir de bakarsın yastık kafanın üstündedir. Devekuşu misali, kimse görmesin, kimse bir şey demesin istersin. Diyenlere de , "gidin başımdan uyuyacağım!!" ile başlayan en kibar sözler çıkar ağzından bir anda. O dakikadan itibaren, sussalar suç, konuşsalar suçtur artık. Yine o dakikadan itibaren başlar tüm alınganlıklar, onunla beraber gelen kaprisler.

Yakın çevren huysuz ve huzursuz olduğunu anladığı anda el ayak çeker senden. Bulaşsa, bulaşık teline dönecektir kafası. En iyisi huzurun peşinden gidip senden uzaklaşmaktır. Etrafında sataşacak kimse kalmaz kapris oklarının hedefi olacak. Kendine yeni hedefler ararsın oklarını fırlatmak için. Acımaya da başlamışsındır kendine. Üstelikte küsersin; kalana da , gidene de. Bakarsın gün böyle geçmeyecek. Toparlanır çıkarsın yataktan.

Avunmak için semt pazarına çıkarsın. Dolaşırken ,enginarlara takılır gözün. Tanesi üç lira. "Yuh be kardeşim bu kadarda olmaz ki" der gözlerin, fal taşı gibi açılarak. Gözlerinden korkan enginarcı iki buçuk liraya razı olur anında. Gözün altıncı enginarda kalmıştır ama beş tane ver dersin. Kar kardır hani. Bi tane az yesem n'olur. "Abla altı tane vereyim onbeş lira ver" der bay enginarcı. Dünden razısındır. Tamam dersin ama lafı da şak diye yapıştırırsın enginarcının kulağına; " zaten onbeş lira yapıyor , sanki bu sözünle indirim yapmış gibi davranmak neyin nesi. " Depresif sözler başlamıştır. Hedefi bulmuş ve okları bir bir savurmaya başlamışsındır. Vır vır vır söylenir, enginarcının canını sıkarsın. "Al ablacım bir tane de benden olsun " der sonunda enginarcı bey. Huzurum kaçtı benim diyemezsin, kaprisliyim, alınganım, kırılganım ben enginarcı bey de diyemezsin. Yok istemem deyip kaprisini de ortaya koyarsın oracıkta. Enginarcı ısrar eder, "abla lütfen al, içimden geldi" . Hayır istemem der döner kıçını yürür gidersin. Hala seslenmektedir arkandan " abla , gel abla " diye. Önce " nasıl da güzel alınganlık ve kapris yaptım" gibilerden yürürken bir anda dank eder kafan " oha yani, pazardaki enginarcıya bile kapris yaptıysan durum çok kötü"  , adımlarını korkuyla hızlandırır, hem kendinden hem de pazardan kaçarsın.