25 Mayıs 2013 Cumartesi

Sus

Kendime sus dedim. Susmadı. Bağırdım " sus" dedim. Yine susmadı. Susturamadım kendimi. Konuştu durdu sıcak suyun altında gevşemeye çalışırken. Dinledim mecburen.
"Arama, neden arayacaksın ki ? Seni istese seni ekmezdi. "
"Belki benimle bir arada olmak ona acı veriyor "
"Hayır, hayır bile isteye çağırdı, sonra da vazgeçti. Arama"
"Nerede "" seni istiyorum"" diye bağıran insan. ? "
"Konuşacağım en ince ayrıntısına kadar, suskunluk nereye kadar. Sustuklarımı anladı mı acaba ?"
"Telefonu kapatayım, bulamasın beni bir daha."
"Onsuz olmak mı istiyorsun ki? Hayır "
Duştan çıktığımda hala konuşuyordu. Kaçtım kendimden.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Yoksun

Gecenin sessizliğinde haykırdı yüreğim. Sızladı. Elimi yüreğime koydum. Yoktun. Nerdesin. Bi sigara yaktım. Pis koktu oda. Dumanın grisinde odaya sızan ışık parladı. Çıplak ayaklarıma takıldı gözüm. Kemikli, ince uzun. O an tekrar seni düşüme aldım. Soğuk ayaklarımı bacaklarının arasına aldığın gibi. Isıttım düşümü. Düşümden düşler ürettim. Ta ki sigara parmaklarımı yakana kadar. Düşümde  yandı o anda. Elim hala yüreğimdeydi. Yoktun.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Gözün değdi gözüme

Oysa ne çok kızgındım sana yine yapamadım. Aslında yapmadım. İstesem yapardım. İşim var derdim. Demedim. Çünkü istemedim. Neden diye sorsan cevabım yok. Benim dışımda gelişiyor sanki olaylar. Sessizlik nereye götürüyor bizi. Ufacık bir ses olsa çığlıklar yankılanacak sanki. Hiç bilmiyoruz birbirimizin tadını. Mesela nasıl olurdu seninle film izlemek. Nasıl olurdu sokaklarda el ele yürümek. Aynı kaptan yemek yemek mesela. Ya da senin için bir şeyler pişirmek. Nasıl  olurdu karşıdan karşıya geçerken arabalar arasında, onun değil de benim elimi tutsan. Tek yapabildiğim gözlerinin  içine baktığımı görmen için gözlüğümü çıkartmak oldu. İşte o anda gözün değdi gözüme.